Günümüz dijital pazarlama dünyasının kanayan yarası, reklamcıların ve markalarının bir türlü orta yol bulamadığı önemli bir konu, marka bilinirliği.
Markanızın dijital yolculuğunu, yıllardır süregelen şekliyle, fakat günümüzde farklı bir şekle evrilmiş olsa da 3 adımda inceleyebiliriz.
Marka bilinirliği - Kararları etkileme - Harekete geçirme
İşi en temele indirgediğimizdeki olay budur. Buna funnel(huni) adı verilir, yazıda yolculuk olarak ifade edeceğim. Bu yolculuğun ilk adımı marka bilinirliğinden geçer ve yolculuğun en maliyetli ve zor kısmı burasıdır esasında.
Sıklık anlamında fazla ve çokça platformda görünür olmak bu adımdaki en önemli hususlardan ilkleridir.
Marka bilinirliğinin olup olmadığını şu örnekle inceleyelim: Kullanıcı olarak pahalı bir kulaklık almak istiyorsunuz. Araştırmanızı arama motorunda yapıtktan sonra reklamlı veya reklamsız önünüze birçok sonuç çıktı. Bunlar arasında pazaryerleri, markanın kendi sitesi ve bu ürünü alıp satan birden fazla site mevcut. Yaşadığınız ülkeye göre düşünün, en çok bilinen pazaryerlerinde daha bile pahalı olsa da, yine de oraları tercih edersiniz, çünkü işin temelinde güven yatar.
Aşağıdaki Exploding Topics raporunu inceleyelim:
Göreceğiniz üzere %81'lik bir kesim markaya güvenmek istiyor. Aynı zamanda ilk izlenimlerin yarısından fazlasının da görsel olduğu saptanmış.
Bu da, marka bilinirliğine yapılacak yatırımın aslında sanılandan çok daha gerekli ve değerli olduğu anlamına geliyor.
Kısaca açıklamak gerekirse, reklam verme amacımıza uygun olan kullanıcı işlemlerine biz dönüşüm adı veriyoruz. Örneğin form doldurma marka için önemli ve gerekli bir işlem ise, formu tamamlayıp göndermek bir dönüşümdür.
Reklam performansının yüksek olmasına da, dönüşüm sayısına göre de karar verebiliriz.(Reklam amacına göre değişkenlik gösterebilir.)
İşte markalar ve reklamcıların fikir çatışması yaşadığı nokta tam olarak burası. Markalar gerek reklama yeni başlamanın verdiği heyecan ile, gerekse işleyişi bilmediğinden ötürü reklam yayını başlar başlamaz performans beklerler. Bu dijital pazarlamanın doğasına aykırıdır. Roma İmparatorluğu bir günde kurulmadığı gibi, markanızın inşası da bir günde olmayacaktır.
Bir bitkinin yetişmesi gibi, markayı her gün bitki sular gibi besleyerek, ona farklı besinler sunarak sağlıklı ve güçlü bir şekilde büyümesini sağlamalıyız. Bitkinin bir günde yetişmesini beklemeyi değil.
Marka bilinirliğinin ilerlediğini zamanla anlamak mümkündür. Ülkede topluluklarda konu başlığı açılması, insanların yorumlar yapması, hatta sokakta ağızdan ağıza konuşulmaya kadar ilerler.
Güvendiğiniz veya iyi işler çıkardığını düşündüğünüz bir ajansla&freelancer çalışan biriyle çalışıp direktiflerine uymalısınız.
Günümüzde ne yazık ki çok fazla reklam ajansı işi bilmeden kendini çok yüksekten pazarlamakta. Bu da onlarla kötü tecrübe yapmış müşterilerin daha sonra farklı kişilerle çalışmasına çekimser yaklaşmasına sebep oluyor.
Sektörde ilgilendiği işler ve markalara bakarak, elde ettiği istatistiklere, aldığı eğitim ve sertifikalara bakarak iletişim kurup anlaştığınız kişilerle çalışmayı deneyiniz.
Marka bilinirliği sağlamak sadece ajanslar ile mümkün olmamaktadır. Marka tarafında da ajansa uyum sağlamak, marka içi ekibi iyi tanımlamak, reklam bütçelerini ajansa göre düzenlemek, farklılıklara açık olmak ve bunlar arasına ajansa fee ödemesi yapmayı bile ekleyebiliriz, çünkü müşteriler tarafından reklam harcaması yapılması sonrası ajansa ödenecek aracı ücretin ödenmemesi gibi durumlar söz konusu olabiliyor.
Enes Vatansever | Tüm hakları saklıdır © 2025